27 Temmuz 2010 Salı

Güzellik Primi...

Resim: http://bit.ly/9sbU10

Newsweek dergisinin bu haftaki sayısında yayınlanan makaleye göre ekonomide güzel görünmek artık önemsiz veya anlamsız sayılmıyor. Güzellik işinizi, kariyerinizi ve hayatınızı etkiliyor. İşte makaleden notlar:

“Ekonomistler güzellik primini kavramını yaratalı çok oldu. Buna göre, güzel insanlar amaçları ne olursa olsun neredeyse her şeyde iyi olma eğiliminde. Yakışıklı bir erkek daha az çekici meslektaşlarından ortalama %5 daha fazla kazanıyor. Kadınlarda bu oran %4. Güzel insanlar öğretmenlerinden, patronlarından, danışmanlarından daha fazla ilgi görüyor.

Sayısı gittikçe artan araştırmalar çekici olmayanlara yönelik önyargının her zamankinden daha yaygın olduğunu gösteriyor. İşyerinde de yetenek değil görünüş hüküm sürüyor.

Ekonomist Daniel Hamermesh’e göre yakışıklı bir erkek kariyeri boyunca daha az çekici meslektaşlarından 250 bin dolar daha fazla kazanıyor. Amerikan Estetik Cerrahları Derneğinin araştırmalarına göre kadınların %13’ü işyerlerinde rekabeti arttırabilecekse estetik ameliyatı düşünebileceğini söylüyor. İki gösterge de şüphesiz rahatsız edici ama bugünkü ekonomide işverenin eskisinden çok daha fazla seçeneği olduğunu düşünürsek, dış görünüş önemli olmaktan çıktı, kritik bir hal aldı.

Newsweek, insan kaynaklarından üst düzey başkan yardımcılarına kadar işe alımla ilgilenen, özel sektörden 202, kamu sektöründen 964 yöneticiyle anket yaptı. Sonuçta kalifiye olmayan çalışanların iddiası kanıtlandı güzel görünmek artık , işe alınmadan terfiye kadar, önemsiz veya anlamsız sayılamaz.

İşe alımla ilgilenen yöneticilerin %57’si, kalifiye fakat çekici olmayan adayların işe alınmada sıkıntı çektiğini söyledi. Yöneticilerin yarısı, adaylara iyi bir özgeçmiş için harcadıkları kadar, çekici görünmek için de para ve zaman harcamalarını tavsiye etti. Özellikle kadınlar söz konusu olduğunda gösterişli olmak işe yarıyor. Yöneticilerin %61’i kadınların işte gösterişli giyinmelerinin faydalı olacağını belirtti. Fazla kilolu kadınların yaklaşık %60’ı ve erkeklerin %40’ı işe alınma konusunda ayırımcılık yaşadıklarını söylüyor.

Adayların özelliklerinin sıralanması istendiğinde işverenler görünüşe eğitimden fazla puan verdi. Dokuz özellik arasında görünüş, deneyim (1) ve güvenin (2) altında, adayın hangi okuldan mezun olduğunun (4) üstünde yer aldı. İş hayatının yeni gerçeği bu; ortalama olmak ve güzel görünmek, çok zeki fakat çekici olmamaktan daha iyi.

Bunun için çeşitli açıklamalar var. Eflatun’un altın oranına göre ideal yüzün genişliği uzunluğunun üçte ikisi kadar olmalı ve burun iki kaş mesafesinden daha uzun olmamalı. Biyolojik açıdan konuşmak gerekirse, insanlar simetrik yüzlerden ve yuvarlak hatlı kadınlardan etkileniyor. Bunun sebebi, en sağlıklı çocukları yaratacak ölçülerin bunlar olduğuna inanılması. Simetrik suratların güzel olduğuna inanılır, güzellik de özgüvenle ilişkilendirilir. Güzellikle özgüvenin bileşimi de genellikle zeki olarak addedilir.

Bilim insanlarının hale etkisi adını verdiği daha akla yatkın bir görüşe göre güzelliğe atfedilen entelektüel özelliklerle kendimizi hipnotize ediyoruz. Esasında bizi sürekli değişen güzellik idealine umutsuzca bağlayan kültürel güçlerin bileşimini suçlamalıyız. Günümüzün gençleri, durmadan her şeyin bir üst modele ihtiyaç duyduğunu haykıran televizyon ve pop kültürü tarafından yetiştirildi. Kendimizi iyileştirmeyi hiç olmadığı kadar kolaylaştıran, normal standartlarımızı değiştiren, tamamen cinsellik üzerinden kendini tanımlayan bir kültüre sahibiz. Zamana yetişebilmek için artık şunu anlamak gerekiyor, güzellik bir hediye değil sonu gelmeyen bir arayış.

Dış görünüş üzerinden tüketilen bir kültürde, güzellik hiç olmadığı kadar önemli, sadece kiminle çalıştığımız konusunda değil, çalışıp çalışmayacağımız konusunda da.”

2 Temmuz 2010 Cuma

Koku ile Pazarlama...

Foto: www.perfumeid.com/images/img_scent_identity_2.jpg

Şirketlerin kendileriyle özdeşleşecek bir kokuya yatırım yapmaları ve bunu da pazarlamada kullanmaları parfüm endüstrisindeki en yeni trendmiş. İşte Bloomberg Businessweek dergisinin bu haftaki sayısında yayınlanan haberin özeti:

“Beyninizin kokuya duyarlı bölümü, gördüğünüz bir şey hakkında iyi ya da kötü hissetmenize neden olabilir. Buradaki soru insanlara empoze etmeden belirli bir duygu nasıl tetiklenebilir?

Uzun yıllardır tüketici tarafından farkına bile varılmayan binalarda koku kullanımı uygulaması şu anda büyüyen bir iş alanı haline geldi.

Bu konuda dünyada çalışan yaklaşık 20 şirket var. Bunlar teknik anlamda parfüm üreticileri ile işbirliği yapıyor ve maliyeti koku verilecek alanın büyüklüğüne göre 100-10.000 dolar arasında değişen teknik ekipmanlar konusunda iş ortaklıkları kuruyor.

Araştırmacılara göre ortam kokulandırması ile birlikte tüketiciler markalara daha derin bir şekilde bağlanıyor.

Abercrombie&Fitch; portakal, reçine, Brezilya’da yetişen bir gül ağacı ve bazı diğer bileşenler ile oluşturulan odunsu bir kokuyu, 2 yıl önce mağazalarda ve mağazaların bulunduğu kaldırımların bir kısmında kullanmaya başlayarak bu trendin öncüsü oldu. Artık giyim mağazalarının özelinden çıkan ortamı kokulandırma uygulaması konaklama sektörüne de sıçradı. Sheraton Hotels incir, yasemin ve frezya karışımı bir koku olan Welcoming Warmth; Westin Otelleri insana Zen terapisi hissi verdiği iddia edilen White Tea aromasını tercih ediyor. Mandarin Oriental Miami toplantı salonlarına verimliliği arttırdığını iddia ettiği Meeting Sense adlı kokuyu sıkıyor.

Pazarlamada koku uygulamaları perakendede de kendini göstermeye başlamış. Samsung mağazaları için yaratılan bir kokunun etkisi altındaki tüketicilerin %20-30 daha fazla harcama yaptıkları ve kokuyu ve dolayısıyla da markayı inovatif ve mükemmeliyetçi gibi karakteristik özelliklerle nitelendirmişler.

Martin Lindstorm’un Marka Hissi adlı kitabında belgelediği üzere, Rolls Royce’un müşterileri üzerinde yaptığı bir araştırmada müşterilerin lüks otomobillere yönelik mükemmellik duygusunu kaybetmelerinde koku önemli bir faktör olarak belirlenmiş. Marka bu sorunu aşmak için 1965 model Silver Cloud’un kokusunu analiz etmiş ve 800 farklı bileşen saptamış. Bugün üretilen her otomobilin koltuklarının altına koku uygulanıyor.

Bu güz dönemiyle birlikte koku tasarımı alanında bir yüksek lisans programı da açılıyor. New York’taki Parson’s New School for Design koku bilimini de içeren disiplinler arası bir programın duyurusunu yaptı.”